Op. Dr. Ahmet Ümit SABANCI Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Astım ve Ozon Tedavisi

SOLUNUM YOLLARI HASTALIKLARI VE OZON TERAPİ

Aldığımız nefesteki oksijen kan ile vücudumuzun tüm hücrelerine dağıtılır. Ancak bazı insanlarda hücrelere giden oksijen çeşitli nedenlerden dolayı az olabilir. Örneğin uzun süre hava kirliliğine maruz kalma, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam ve yetersiz egzersiz, stres, uygunsuz gıdalar, akciğer ve kalp damar hastalıkları, gibi.

Astım, Amfizem, KOAH türündeki solunum yolu hastalıklarında ozon, oluşan oksidatif strese uyumu sağlamaktadır.

Bronşiyal astım tedavisinde temel sorunlar enfeksiyonların kontrolü, bağışıklık sistemin güçlendirilmesi, bronşların obstrüksiyonu, allerjik reaksiyonlar ve oksijen azlığıdır. Obstruktif akciğer hastalıklarında aynı zamanda pulmoner hipertansiyon gelişimi de sıktır.

Astım hastalığından dolayı oluşan nefes alıp verme zorluğu yaşayan hastanın kanında oksijen oranı düşer ve karbondioksit oranı artar. Ozon bu astım hastalarında enfeksiyon etkenlerini giderir ve bağışıklık sistemini güçlendir. Kana yüklenen oksijen ile vücutta tedavi mekanizması tetiklenir.

Ozonun damar açıcı (vazodilatator) etkisi astım hastalarının rahatlamasına neden olur. Kanın artan oksijen taşıma kapasitesi dokularda gelişen oksijen azlığı (hipoksi) sorununu giderir.

Ozonun akciğerlerdeki damar (endotel) hücreleri üzerindeki olumlu etkisi sonucu düz kaslar gevşer ve bronş spazmı çözülür. Bu da solunumun rahatlamasına yol açar.

En sık görülen solunum yolu Kronik Bronşittir. Bu hastalığın en temel sorunu olan lokal ve genel savunma gücü ozon tedavisiyle yeniden güçlenir. Ozon’un sağladığı T lenfositler ve T hepler (yardımcı hücre sayılarındaki artış sonucunda serumda Ig A ve IG M yapısındaki immunglobulinler de yükselir. Dolaşımda immun kompleksler (bağışıklık sistem ajanları artar ve fagosit nötrofiller aktive olur. Bronşların inflamasyonu azalır, solunum rahatlar ve salgı (balgam) miktarında azalmaya neden olur.

Ozon tedavisi sonucunda bu hastaların boğulma hissi, zor nefes alıp verme şikâyetleri hızla düzelmektedir.

İlaçlar her ne kadar gerekli olsa da vücudumuzda toksik maddeler bırakmaktadır. Ozon tedavisinin en olumlu yanlarından biri de kullanmak zorunda kalınan ilaçların dozunu da azalmaktır. Bilimsel çalışmalar astımlı hastaların % 65 inde kullanılan ilaç dozlarının % 50 den fazla azaldığını göstermiştir.

OZON NEDİR?

Ozon atmosferde doğal olarak bulunan bir gazdır.Her ozon molekülü üç oksijen atomundan oluşan bünyesinde yüksek enerji barındıran bir kimyasal bileşiktir O3’ün, O2’ye göre çok güçlü anti-oksidan etkisi vardır. Simgesi O3 olan ozon keskin kokulu, mavi renklidir. İsmi Yunanca koklamak manasına gelen ozein’den gelir.Ozon, içinden elektirik kıvılcımları geçirilen havada kokusu yüzünden ilk kez 1781’de Van Merum’un dikkatini çekti. Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein (1799-1868 ) tarafından 1840 yılında yeniden keşfederek “ozon” adını verdi.(Kuleli ve Gürel,1991) Marignac,Becqurel ve Fremy tarafından incelenerek yapısı açıklandı; Saretin araştırmaları sonucu formulü bulundu.
Yoğunluğu 1,66’dır. Erime noktası -193 C’dir. -112 C sıvılaşarak indigo mavisi renginde son derece kararsız bir sıvı verir

Ozonlu Yağın Kullanım Alanları
1-Cilt kırışıklarının giderilmesine ve cildin yenilenmesinde
2-Bayanlarda selülüt tedavisinde,
3-Kepeklenme ve saç yağlanması(Seboreik Dermatit)de,
4-Saç dökülmesinin engellenmesinde ve yeni saç oluşumunda,
5-Ter ve vücüt kokusunun giderilmesinde,
6-Çocuk ve erişkinlerin pişik tahrişlerinde,
7-Sedef ve vitiligo gibi cilt lezyonlarında,
8-Cit enfeksiyonlarında (Erizepel, selülit gibi),
9-Cilt ve tırnak(onikomikozis) mantarlarının tedavisinde,
10-Allerjik (egzema,kurdeşen v.s.) ciltlerde,
11-Arı,sivrisinek ve böcek sokmalarında,
12-Yara tedavisinde(Tüm yara türlerinde),
13-Yanıkların tedavisinde,
14-Skar-keloid ve operasyon yara ve kesiklerde,
15-Dış kulak yolu ve iltihabında,
16-Grip-nezle de burun yoluyla,
17-Aft-uçuk ve zona tedavisinde,
18-Ağızda pamukçuk tedavisinde
19-Diş ve diş eti hastalıklarında, diş çürüklerinde,
20-Güneş yanıklarında ve güneş korunmalarında,
21-Radrasyon yanıkları (Radyoterapi tedavisi) ve önlenmesinde,
22-Hemoroid ve fistül tedavisinde,
23-Travma ve spor yaralanmalarında
24-Kas,romatizma ve gut ağrılarında
25-Özofajit-gastrit gibi sindirim sistemi iltihaplarında
26-Mide-bağırsak ülserlerinde (H.Pylorinin neden olduğu dahil),
27-Nörit ve nörodermatit
28-Cilt tümörlerinde
Başarıyla kullanılmaktadır.